İHANET


İhanet: Hainlik
Hainlik: Kutsal sayılan şeylere el uzatma, kötülük etme ya da karşı davranma, hain olma durumu ya da haince davranış.
Hain:  Zarar vermekten, üzmekten kötülük etmekten hoşlanan kimse ya da kötü bir amaç, niyet taşıyan ya da kutsal sayılan şeylere, kavramlara kötülük eden kimse
      Böyle diyor TDK. İhaneti ve hainliği açıklarken. O zaman demek ki yazımız ihanet üzerine olacak. Her geçen gün biraz daha artan bir ihanet üzerine.
      Şu son yıllarda ihanet ve hain kelimesi çokça kullanılır oldu. İnsanlar işlerine gelmeyen şeyleri yapan yada söyleyen kimselere bu yaftaları çok kolay yapıştırıveriyorlar. Oysa bunlar ağır kelimeler hele bir tanesi var ki yenilir yutulur cinsten değil; “ Vatan Haini”. Vatan Haini olabilmek için bile isteye vatanına zarar vermesi lazım insanın. Bilerek, kasıtla yani. Vatan dediğin bir kuru toprak parçası değil ki; hele bizim vatanımız.
      Bizim için vatanın anlamı ne kadar büyük değil mi? İçimiz titriyor vatan denilince. Hepimizin ağzında bir sürü süslü söz. “ Vatan için ölürüm”, “ Söz konusu vatansa gerisi teferruat”, “ Biz bu vatanı kurda kuşa yem etmeyiz arkadaş, ölürüz yine de vermeyiz” falan filan. Eminim kalbimizde destekliyordur bu sözlerimizi içtenlikle. Vatanımıza göz diken düşmanlara da aman vermeyiz evelallah. Tarihimiz bunun örnekleriyle dolu. Vatanımız, bizim evimiz. İnsan hiç evini korumaz mı? Neye karşı koruyacağız? Düşmanlara tabi. Peki, düşman nerede? Dışarıda hep dışarıda, bizim dışımızda, biz değiliz hep başkası, başkaları. Peki ya bizsek? Düşman bizsek, hain kim?


       Şu yukarıda paylaştığım cennet vatanımızın (hani hep öyle diyoruz ya)cennet bir köşesi gerçekten. Burası İzmir’in Seferihisar ilçesine bağlı Sığacık’ ta Teos milli parkı. Yeşilden maviye baktığınız harika bir manzara. Bir de şu aşağıdaki fotoğraflara bakın şimdi. Bu fotoğrafları birkaç gün önce kendim çektim. Alıntı filan değil yani.









      İşin acı veren bir başka tarafı ise bütün bu pisliğin belediye tarafından konulmuş " Çöp ve Moloz dökmek yasaktır" tabelasının ve çöp konteynerinin beş adım ötesinde olması. Öyle bir uyarı tabelasına ihtiyaç duyulması dahi insanın zoruna giderken bir de buna uyulmayıp güzelim alanın çöplüğe çevrilmiş olması çileden çıkarıyor insanı. Utandım dostlarım çok utandım.





       Şimdi birimize değil kendimde dahil hepimize soruyorum arkadaşlar. “ Hiç evimizin en güzel manzarasının bulunduğu yere çöp yada moloz döker miyiz?”
       Ya da vazgeçtim şöyle sorayım;  “ Psikolojik bir rahatsızlığımız yoksa evimizin herhangi bir köşesine çöp döker miyiz ya da tuvalet haricinde bir noktasında ihtiyaç giderir miyiz?”
      “Yapmayız”, “ Aaa! Hiç yapılır mı ?” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Haklısınız yapılmaz. Kazara yapılacak olsa annelerimiz, hanımlarımız, kızlarımız mahveder bizi. Çünkü Türk’ler temizdir.  Hep övünürüz ya Avrupa’ lı pisliğini sokaklara dökerken bizim evlerimizde tuvalet vardı diye. Kadınlarımız temizliğe meraklıdır. Evlerimize ayakkabı ile girilmez. Camlarımızı siler halılarımızı yıkarız. Tertemiz tutarız evimizi,  temiz olmamızla övünürüz.





         İyi de o zaman bu ne kardeşim?


      Bu topraklardan başka vatanımız ve bu gezegenden başka yaşayacak dünyamız yok. Yani asıl evimiz işte burası bu çöp döktüğümüz, moloz döktüğümüz, tükürdüğümüz, tuvaletimizi yaptığımız, içine ettiğimiz bu güzelim topraklar bizim evimiz. Ve biz bunları bilerek, isteyerek yapıyoruz. Çöp kovası, çöp konteyneri belediye çöplükleri ya da bu iş için tahsis edilmiş yerler gibi kendine ayrılan özel alanların dışında çöplerimizin, attığımız  yeri kirleteceğini biliyoruz. Pis kokuların ortaya saçılacağını biliyoruz. Plastiklerin, kimyasalların doğada onarılmaz yaralar açacağını hatta öldüreceğini biliyoruz. Orman yangınlarına deniz, su ve hava kirliliğine yol açacağımızın farkındayız. Hiç kimse yalan söyleyip sıyrılmaya kalkmasın, hepsini artık biliyoruz. Çünkü hepimizin evinde televizyon var her gün kamu spotu, kamu spotu diye bas bas bağırıyor, okullarda öğretmenler anlatıyor, elimizde akıllı telefonlar her gün bununla ilgili ibretlik bir haber veriyor. Onun için kandıramazsınız. Yapan herkes yaptığı pisliğin farkında. Zaten öyle olmasa ne o kamu spotlarına ne de ibretlik haberlere ihtiyaç olur öyle değil mi?
        O zaman şöyle söyleyelim arkadaşlar; Vatan Haini olmak için mutlaka terörist olmak gerekmiyor. Bilerek isteyerek şehit kanıyla sulanmış bu vatan toprağına zarar veren herkes hem de öyle birileri istedi diye değil gerçekten haindir. Ne dersiniz, hepimiz hain miyiz? Zarar vermeye devam edecek miyiz?  Ya da  toparlanıp, karşımızda topraklarımıza saldıran bir düşman varmış gibi teyakkuza geçip vatanımızı çöp ve pislik saldırılarından  kurtaracak mıyız? Unutmayalım bu topraklardan ve bu dünyadan başka yaşayacak yerimiz yok.

                                                                                                        Esra Gürel Şen
              

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar