Anne Olmak

        Bir anneler günü haftası kendimi eksik hissediyordum. Büyük kızım Aliye yanımdaydı ama küçük kızım Zeynep Eskişehir' de okulda olacaktı çünkü sınavları vardı. Annem de Eskişehir' deydi. Çok istemiştim o pazar  Eskişehir'e gidebilmeyi böylece hem anneme hem kızıma kavuşacaktım ama olmamıştı. 
      Cumartesi gecesi kalbim buruk yattım yatağa sabah Aliye'nin " anne anne " seslenişiyle uyandım. " Çabuk gel bir şey oldu" diyordu. Kalbim çarparak kalktım yataktan  sakın Murat'a bir şey olmuş olmasın? Fırlayıp koştum koridora,  gördüğüm şey kendimi rüyada sanmama sebep oldu bir an. Sabahın yedisinde, sokak kapısının önünde annem ve küçük kızım Zeynep bana gülümseyerek bakıyorlardı. Büyük kızım ise " sürpriiiiz " diye bağırıyordu. Meğer her şeyi günler öncesinden ayarlamışlar. Annem bence bütün annelerin sloganı olacak bir cümleyle sarıldı boynuma bense sevinçten ağlıyordum.
      " Evladı gidemezse, annesi gelir." 
      Budur annelik bence anne gelir, anne gider, anne yapar. Ötesi yoktur. Üstelik bütün yaptıklarını isteyerek yapar.




       Evlendikten sonra en çok istediğim şey anne olmaktı. Tam dört yıl sonra kavuştum bu arzuma. Bir gün mini minnacık bir bebeği veriverdiler kucağıma ve " al bu senin kızın" dediler.
      Kucağımda ki bebek sanki beni tanımak ister gibi baktı yüzüme göz göze geldik. Bana dünya durdu gibi geldi. Böyle bir duyguyu daha önce hiç bir şeyde yaşamamıştım. Sanki kalbim büyüyordu. Bir korku sardı içimi. O kadar küçük ve muhtaç görünüyordu ki ama bir o kadar da güçlü.
       Kucağımda bir insan tutuyordum. Benim etimden, benim kanımdan, benim soyumdan ama başka bir insan. Şimdi benim bakımıma muhtaç olarak kucağımda duran bu minik insan, yarın büyüyüp kim bilir ne olacak ve o olacağı şeyde benim etkim en çok olacak. Korku dağ gibi oldu içimde. Ya ona bakamazsam? Ya büyütemezsem?  Allah' ım ne büyük bir sorumluluk bu? 
      Ben korkuyla ona bakarken birden ağlamaya başladı bebek bir an ne yapacağımı bilemedim sonra kollarım sanki önceden biliyormuş gibi sarmaladı onu ve bastı bağrıma. Hafif hafif salladım ne yaptığımı bilmeden uzatıp dudaklarımı alnına dokundurdum. “Sus kızım” dedim “ben buradayım” 
      İşte o anda ne yapmam gerektiğini biliyordum artık. Bütün ömrüm boyunca onun için yapmam gereken tek şey onu sevmekti. Kalbim onun için büyümüştü duyduğum sevgi o kadar büyüktü ki bütün evrenin o kalbin içine sığması gerekiyordu çünkü bir çocuğu sevmek demek tüm evreni sevmek demekti. 
       Anne olmak bunun için önemlidir. Tüm evreni sever anneler çünkü onu çocuklarının gözlerinde bulmuşlardır. Evren sevgi için yaratılmıştır ve sevgi bu dünyada bulunma nedenimizdir bence. En saf sevgi ise bir annenin çocuğuna duyduğu sevgidir kuşkusuz. Katıksız, karşılıksız ve sonsuz.
      İkinci kızıma hamile kaldığımda çok merak ediyordum. Nasıl olacaktı acaba? O kadar seviyordumki ilk çocuğumu ikincisine karşı hislerim ne olacaktı? Kalbimde ki bu büyük sevgi ikiye mi bölünecekti yoksa? Hayır. Minik kızımı kucağıma alınca hissettiğim şey bölünen bir sevgi değildi. Şimdi kalbim tekrar büyümüş ve yeniden aynı büyüklükte ikinci  bir sevgi ile dolmuştu. Artık evrenimin sınırları şimdi daha genişti. Her şey bir öncekiyle aynı, her şey bir öncekiyle eşit. Anladım ki annelik bölünebilen bir şey değil. Çoğalan bir şey. Annelik geçen bir şey de değil. Sevgi üzerine kurulu dünya da annelik sevgiye eşdeğer olan tek şey. Çünkü anne evladından asla vazgeçmez.
    Annemin o anneler günü bana dediği gibi  bu dünyada olsun veya olmasın her zaman          “ evladı gidemezse annesi gelir" yanına, aklına ya da yüreğine.
     Çocuklarının güldüğü bütün günler onlarındır ama tüm annelerin anneler günü kutlu olsun.



                                                                                                         







Yorumlar

  1. İki kızıma mükemmel bir anne, banada mkemmel bir eş olduğun için sana çok minnettarım, Anneler Günün kutlu olsun, iyiki varsın, çok seviliyorsun ❤️🌹

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar